Büyük Usta Hikmet Çetinkaya, sosyal medyada yetişme yolundaki sanatçı adaylarına yapılan olumsuz yorumlar üzerine bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı:
Her arkadaşım kendi çapında bir sanat çalışması yapıyor, bunu da sosyal medyada paylaşıyor. Eserini paylaşan arkadaşların bir kısmı gerçekten profesyonel, eğitimini almış, yıllarını vermiş bu işe; bu hemen belli oluyor. Çalışmasının yanında kendi deneyimini, birikimlerini, görüşlerini, hayallerini de bizlerle paylaşıyor.
Bunun dışında amatörce sanatsal yapıtlarını paylaşan dostlar da var. Ben kendi adıma izlerken büyük bir keyif alıyorum. Çoğu zaman da motive ediyorum, teşvik ediyorum, güven kazanmasını; “Yaparım, başarırım, daha iyisini yapmak için çalışacağım” demesini arzu ediyorum. Bardağın dolu kısmını görüyorum, pozitif düşünüyorum, iyi ve güzel görmeye çalışıyorum.
Bunu kendim için yapıyorum, neden mi? Olumsuzluk düşüncelerinize girdiğinde, bir de bunu fiziksel eyleme dönüştürüp kelimelerle, yazı ile dışarıya döktüğünüz zaman metabolizmanızda, ruhunuzda, bedeninizde gerilim dolu negatif bir çember ruhunuzun, yüreğinizin etrafını sarıp sarmalıyor. Mutsuz oluyorsunuz, kötü oluyorsunuz, içinizdeki zehiri kusuyorsunuz. İstemeden de olsa yüreğiniz taşlaşıyor; sevgiden, saygıdan ve vicdandan uzaklaşıyorsunuz.
Neden böyle oluyor biliyor musunuz? Aslında siz çok mutsuzsunuz, başarısızsınız, sevgisiz büyümüşsünüz, ruhunuz sıkıntılı, bunalım içerisindesiniz. İçiniz gülmediği için kendinizle barışık değilsiniz. Bilmem farkında mısınız, hem kendinize hem çevrenize yaşamı zehir ediyorsunuz. İçinizde beslediğiniz, büyüttüğünüz zehri kusuyorsunuz.
Sorun; gördüğünüz, beğenmediğiniz, olumsuz görüşler paylaştığınız eserde değil, ruh bakışınızda! Kötü bakıyorsunuz, yüreğinize ve beyninize olumsuz görüş gönderiyorsunuz. Yıpratıyorsunuz ve yıpranıyorsunuz. Kendinizi bitiriyorsunuz, tüketiyorsunuz. Unutmayın ki baktığınız çalışmada bir emek, alın teri, çaba, birilerinin hayalleri var. Bu güzelliklerin katili olamazsınız.
Birbirimizin yüreğine dokunalım, sevgiyi paylaşalım; güçlerimizi, bilgi ve deneyimlerimizi birleştirelim.
YALNIZ BİR AĞAÇ GİBİ DEĞİL, HEPİMİZ BİR ARADA SARILALIM. BÜYÜYELİM, ORMAN OLALIM.